ORGAN BAĞIŞI HAKKINDA DÜŞÜNCENİZ

17 Kasım 2010 Çarşamba

HAYATIN GÜLÜŞLERİ: ADI KONMAMIŞ MISRALAR / Yarınlara

www.ayinyakamozlarayansimasi.azbuz.ekolay.net
http://harbibaci.blogspot.comwww.daglica.azbuz.ekolay.net



www.onuncukoy.azbuz.ekolay.netADI KONMAMIŞ MISRALAR/yarınlara

ADI KONMAMIŞ MISRALAR / Yarınlara


Ne işi var yıldızların gözlerinde,

Bu zindan karası bulutların.

Ay, gülücüklerini nereye gizlemiş ?

Güneşin sıcacık nefesine, paslı tel örgüler çekilmiş.

Rüzgarlar taramıyor saçlarımın uçlarını.

Peki  martıların suçu neydi ?

Avuçlarıma esir ettin kanatlarını .

Hiç gecikmeyen gemiler

Dalgalarla sefaya mı daldı !

Sevgi yüklü tabanları boşaltmadı bu sabah

Kadıköy rıhtımına...

Son sigaramın dumanını yarıştıracaktım,

Ardında unuttuğu sesinde...

Yandıkça, küllerim karışacaktı tuzlu kumlara.

Rahat bırak rüzgarları,

Saçlarımı tarayacak kumların tuzuyla.

Tane tane,

Ipıslak...



Gemiler dönmesede seferlerinden,

Martıların gözlerinde bekleyeceğim

Sevgi katarlarını.

Buz tutmuş iskelede yosunlaşsamda,

Mavilerimi yitirmedim daha.

Güneşin sıcacık nefesi sızacak,

Parmak uçlarımdan

Avucumda ki kanatlara...

Deniz gibi özgür,

Gökyüzü kadar mavi,

Saçlarım bulanacak  güneşin saçaklarına...

Hepimiz yalın,

Çırılçıplak yarınlara  halaya duracağız...



Çek artık yıldızların gözlerinden,

Yağmurlara gebe bulutları.

Damlaları toplayacağım etek uçlarıma...

Daha ne kadar bekleteceksin,

Gökkuşağını göğün göğsünde.

Bak nasıl rengarenk olmayı bekliyor dünya...

Daha çocuksu gülüşlerimi salmadım ki,

Bembeyaz uçurtmamın kuyruğunda,

Gökkuşağı ile yarışa.

Kan-ter içinde gömleğim yapışmadı daha,

Yüreğimin atışlarına...

Sırılsıklam ıslanacağım daha,

Kağıttan kayığımın peşi-sıra.

Tabanlarım, çamurlara bata-çıka...

Seninle defalarca yıkanacağım, bir o yana bir bu yana.

Her renkten çiçekler göğerecek,

Saçlarımdan ayak uçlarıma.

Sen kokacağım rüzgarların sesinde,

Kana kana...



"Her an doğmalar olur  her can da.

Ağlatıp, ağlayarak. Nefes nefese.

Yol bulur köklerine, sana çağlayarak.

Ayakta ölür çınarlar, el sallayarak.

Toprakta ki özü, arasana aslında !"



Ve, kısacık bir şiir yazacağım son defa.

Ne kelimeler arasında virgül

Ne cümle sonlarında nokta

Tek nüshası, sol cebimde saklı kalacak ( ! )

Gün ile gecenin en mahrum sevişmelerinden sonra,

Harfleri yağacakk dağların ardından  Dünya’ya

Çırılçıplak...

Bir bebeğin karanfil kokuşlu,

Elleri dolanacak  her zerrende.

En masum, en bembeyaz haliyle gülümseyecek;

“Merhaba dünlere.

Merhaba yarınlara...”

Merhaba dünya...

6.Mayıs.2008 / Kadıköy

Aynur Dağlı

5 Kasım 2010 Cuma

YILLARA SİTEM


Etrafımda dört duvar,yalnızlık bana sırdaş,
Anılar refakatte,tozlu resimler yoldaş,
Çivisi yok çerçeve,somurtkan bir arkadaş,
Geçip giden yıllarda,gözden akanlarımdı...

Yıllar mı acımasız,aynalar mı yalancı,
Kederler paslı tasta,gönül ezelden hancı,
Dünde bende ki dostlar,bugün oldu yabancı,
Geçip giden yıllarda,sözden akanlarımdı...

Kervanlar geçip gitmiş,bense yaya kalmışım.
Yağmurlar yağıp bitmiş,bense delik salmışım.
Sellerim boz, bulanık,bense dibe dalmışım.
Geçip giden yıllarda,özden yakanlarımdı...

Her güneş doğuşunda, gelir diye beklerim.
Baharlar da gelmedin,sonbaharı eklerim.
Kışlar yağdı düşlere,ben yazları denklerim.
Geçip giden yıllarda, izden akanlarımdı...

Ben böyle ağlıyorken, senin için rahat mı ?
Ah etmem sana ama; göreceğin murat mı ?
Ecel kapım çalıyor, bu gelen son saat mı ?
Geçip giden yıllarda, sözden yakanlarımdı...

Dağlı der ki;gülmedim.Kader beni mi seçti?
Ak gül diktim bağlara, yeller hoyratça biçti.
Vuslat uzak ihtimal, hüsran yakından geçti.
Geçip giden yıllarda,gözden akanlarımdı...

Aynur Dağlı
06.04.2007 / Kadıköy

POMAK KIZIN YERİ: SEVDAN CEMRE MİSALİ

POMAK KIZIN YERİ: SEVDAN CEMRE MİSALİ

POMAK KIZIN YERİ: SEVDAN CEMRE MİSALİ

POMAK KIZIN YERİ: SEVDAN CEMRE MİSALİ

SEVDAN CEMRE MİSALİ

Gözlerin şu canıma, düştüğü günden beri,
Akıl firar eyledi, sen bastı yüreğime.
Uyku terk-i diyarda, saklıma hayalime
Gelsene zeytin gözlüm; bak hayatın son demi.

Dalgalarda boğuşan, ben yelkensiz bir gemi,
Yel ol ya deli poyraz, istiyorsan yüzmemi,
Yarelerim derinde, sendedir aşkın em i
Bilsene tatlı sözlüm; bak hayatın son demi.

Sevdan cemre misali, ben biçare bir deli.
Yanar gezerim bilsen, nedir hasret bedeli.
Ben Leyla, ben Aslı'yım, ben Zühre'nin emsali.
Görsene doğru özlüm; bak hayatın son demi...

14.11.2007/Kadıköy
Aynur DAĞLI

KAYBOLUYORUM ÇOĞULLUKLAR İÇİNDE




Uyku,bu gece de almadı beni koynuna.Nice hayatları seve,seve sarıp sarmalarken,bir ben çok geldim.Bir ben yer edinemedim o koskoca deryada...Yıllardır her gece boğuşup dururum uykuyla.Taa ki,dışarıda ki yaşam sesleri kulaklarıma yankılanana dek...O mu yorulur,ben mi yorulurum?Bilinmez...Bildiğim,kısacık bir kirpik ucu değimi düşer payıma...
Anlaşıldı,bu gece de uğramayacak gözlerime.Yine yalnızlığımın sessiz çığlıklarıyla,savrulup duracağım karanlık odamın duvarlarında...Yine,dakikalarca takılı kalacak gözlerim,yelkovan ile akrebin bitip tükenmeyen yarışına.Yelkovan,her zamanki gibi akrebi geçecek.Dakikalar zamana dönüşecek.Gece,en görkemli haliyle görevini yapmanın mutluluğuyla,yerini güne devir edecek...
Peki,ya ben!...Yine gözlerim bir avuç kan çanağı,kirpik uçlarıma astığım düşlerin özlemiyle bitap düşeceğim.Bir çok hayat,gerine gerine yeni bir güne başlarken isyan edeceğim belki...Ve yine kızacağım uykuya."yine sokmadın beni koynuna..."Umursamayacak,bilirim!..."Gece görüşürüz!"deyip,gülümseyecek hınzırca bana el sallayarak...
Hafifçe doğruluyorum,yorgun bedenimin işgal ettiği yatağımdan.Bir kaç saç teli düşmüş yastığıma.Hafif grimsi.Aynalarda,özenle taradığım saçlarım;sizde mi terkediyorsunuz beni?Karanlığı tam orta yerinden bölen,beyaz perdelerimi aralıyorum.Artık ezberlediğim gecenin yüzüyle göz göze gelmek için.Hemen hemen her gece yaparım bunu.Bir nev-i alışkanlık oldu.Ne değişecekse!...Yine o flu cisimle karşılaşıyor ilk önce bakışlarım.Hafifçe gülümseyip,selamlaşıyoruz.Kırık-dökük acı,eksik kalmış bir gülümseyiş yanşıması düşüyor gözbebeklerime...
Şöyle bir "Heyt be,yeter artık! bıkmadınız mı benim sessiz çığlıklarımdan."deyip,bütün özlemlerimi tırnaklarım kanatırca sakladığım yumruğumu savursam,Güneş'e değer mi her gece böylesine yitip gittiğim,katran karası yalnızlığım...Peki,çığlık çığlığa boğulduğum yalnızlığımda,kim yoldaş olacak ki bana!..."Nankör değilim."diye fısıldıyorum,kendi kendime...Gece,ay,yıldızlar,boş sokaklar,bahçedeki incir ağacının çıplak dallarına ışıklarını düşüren sokak lambası cimrilik etsede ışığından,birazcık paylaşmıyor mu benimle?Yalnızlığımın yoldaşları değil mi?Kızıyorum kendime."sadık dostlara ihanet olur mu?"Bir an denesem ihaneti,şimdi ışığı açsam; bir an da olsa aydınlanacak karanlık odam.Işık oynaşacak,eşyaların en kuytu yanlarında koşturarak.Can kırıklarının dolu olduğu,başucumda ki benden durmuş olan çerçeveye ilişecek gözlerim.Zırıl zırıl kanatacak,sızlayan yaralarımı.Bıkıp usanmadan hasretleri haykırdığım,mavi duvarlar üstüme üstüme gelecek.Büzülüp kaldığım yatağım,bir zamanlar kumral saçlarımın huzurla uyuduğu yastığım,boğum boğum boğacak beni.Saatin tik-taklarına esir edeceğim kulaklarımı.Kirpik uçlarım asılıp kalacak,akrebin kör gözlerinde.Ve yalvaracağım yine "ne olur gör beni!Çabucak geç git!Bitsin bu yalnızlığım.Suskunluğumun yerleşip kaldığı,bu eşyaların arasından kurtar beni! Denizlere dönüşen avuç avuç yeşilimsi göz yaşlarımı,çal parmak uçlarımdan...Savur gecenin karanlık,zemheri ayazlarına.Bir yudumcukta olsa aydınlatmaz mı ?Bir damlası da olsa yakmaz mı,üşüyen yalnızlığıma yeşil bir ışık..."Nafile!...Boşunadır yakarışlarım.Sessiz çığlıklarıma ağu olmaktan başka bir işe yaramaz bilirim...Işığı kapattığım an da yine kendimle başbaşa kalacağım,karanlıklar içinde...Aydınlıklar içinde "seni" bulamadım ki!Flu bir hayal olsa da,seni...seni...düşlemek uğruna vazgeçiyorum ışığı yakmaktan.Yeşilimsi göz yaşlarımın avuçlarımı kavurmasına alıştım nasıl olsa...
Tahminim;zaman 03-04 arasıdır.Ulaşılmazım,gelmeyenim;sen belki de en tatlı düşlerin koynunda uykuların en koyusundasın.Belki de!...Teninin kokusuna el süren parmak uçlarında kayboluyorsun...Benim gecenin,yıldızların,karanlıkların içinde kaybolduğumu,hasretini her gece dirhem dirhem sokak lambasına astığımı belki de biliyorsun.Biliyorsun;nasıl dönüp dolaşıp senin yokluğunda kaybolarak, sen olduğumu...Bütün ışıkları yollarına yaktığımı.Gönlümü,adının her bir harfine parangaladığımı.Kalemim,hece hece seni yazarken,nasıl satır satır solduğumu.Hasretin en geberten koyusuna,en dibe kadar battığımı.Ve,çentiklerini vura vura tenimin tarihine kazıyan mevsimlerin,son deminde olduğumu...Belki de!...Belki de!...Neyse,boş ver!...Biliyorsun işte...Kardelen ile hercai menekşenin aşkını............
Gönül defterim,sırdaşım; "affet beni.Yine başını ağrıttım.En güzellikleri çizemedim sayfalarının arasına.Biliyorum,yeşilimsi göz yaşlarımla seni nasıl acıttığımı.Ama,her şeye rahmen mavilerimi yitirmedim.Sana söz;mevsimlerim son deminde de olsa,hayat gülümserse bana,pespembe harflerle boyayacağım bütün güzellikleri...En koyu karalara inat...Silinmeyeceğini bile bile,kopartacağım sararan yaprakları teker teker...Sen benim nice yalnızlıklarıma sırdaş oldun.En az benim kadar acıları tattın,çarpuk-çurpuk harflerimle...Dayanmaya alıştın,bilirim!...Ve sevgili yoldaşlarım;gecem,ay,yıldızlar,sessiz karanlıklarım,sokak lambam.Bekleyin beni.Güneş ufukta kaybolduğu an da,yine size sığınacağım en koyu yalnızlığımla...Ve uykum;ne olur gel artık koynuma.Yolumuzu sevgilinin yamaçlarına düşürelim.Yorgun gözlerim dinlensin,en düş değmemiş yanlarında.Kayıp olayım kahvemsi gözlerinin düşlerinde...Sonsuzca...Sonsuza...........
03.01.............11.11.2007/Kadıköy
(Gecenin bir yerlerinde yitiğim.Adım belli ama,bilmiyor ki sevgili...)